İçeriğe geç →

Series: An

AN – 16

Zor iştir bakkallık sabır ister. Uğurlusu uğursuzu… Kesiyor ekmeği ortadan sandviç yapıyor. Daha sabahın körü. Al sana ekmek, al sana gaste. Mehmet akif sokak nerde? Al sana yol tarifi. Kolay sinirleniyor giresunlu. Zor iştir bakkallık sanatı. Nasıl beceriyorsa, her vakit iki günlük traşlı. Ne eksiği var ne fazlası. Ürkütmemeli müşteriyi. Yuvarlak tombul parmaklarıyla anlatıyor. Alkolik değilse tombuldur bakkal parmakları. Mercan apartmanının kapıcısıyla konuşuyor akşamki maçı. Bir yandan korkuyor, yılbaşı yaklaşıyor. İsteyecek toptan kdv fişi.

Yorum Bırak

AN – 17

Yine palavra sıkıyor pavyon dönüşü fırıncı. Yine bol soğanlı ciğer istiyor. Şöyle yaptım da böyle ettim karıyı. Tam bir orospu çocuğu. Bu saatte geliyor büfeye ayyaşlar, üniversiteliler, torbacılar, pezevenkler. Aslında hepsi orospu çocuğu. Siyah poşetlere koyup kaçak satıyor birayı. Artık geceleri işi ona bırakıyor yaşlı babası. Bu soğukta adamların başında dikilip kasadan para indirmesinler diye bekliyor öyle. Evdekiler bastırıyor evlen diye. Onda o göz nerde? Evlense geceleri daha rahat çıkar gerçi. Yine de Rıfat’ı korkutuyor planın ters tepmesi. Bakarsın çıkıverir dırdırcı bir karı. Az sonra geliyor arkadaşları. Yüz milyon alıyor. Samatya’da içme vakti.

Yorum Bırak

AN – 18

Otuz yıl memurluk etti, emeklidir şimdi. Otuz yıl boyunca amirleri sürekli değişti. Stalin bıyıklı, hilal bıyıklı, badem bıyıklı, bıyıksız… Otuz yıl boyunca ne zaman palto alacak olsa yetmedi parası, sıkıştı, gelinceye kadar çekik gözlü çin malı.

Yorum Bırak

AN – 19

Yük taşıyor kamyonuyla İstanbul’dan Urfa’ya. Bir yandan ot içiyor. Vakit nasıl geçiyor bilmiyor. Bir de üfleyince sıfır promil çekiyor. Düşünüyor dayı oğlunun söylediklerini. Türk müdür kürt mü? Ayrılmak şart mıdır? O zaman da yük taşıyabilir mi kamyonuyla İstanbul’dan Urfa’ya. Oflayıp pufluyor. Bir de olmasa şu lanet kıl dönmesi.

Yorum Bırak

AN – 20

Elektrik sayaçlarını kontrole gidiyor fakirhaneye. Giriyor bahçeye. Lahana ekmektedir nine. Selamun aleyküm nine, sayacın nerede? Deden namazdadır diyor nine, buyur azıcık bekle. Ayran koyup bardağa getiriyor bir de. Onunla konuşmadan devam ediyor çalışmaya bahçede. Çok geçmeden camiden görünüyor dede. Sayaç mayaç yok. İki milyon sokuşturuyor cebine. Görmezden gel. Parayı geri veriyor dedeye. Boş ver diyor ayrana say. Ardından el sallıyor nine.

Yorum Bırak

AN – 21

28 yaşında bir kız, oturmuş kafede adaçayı içiyor. Bir yandan hala evlenmediği için kendini kötü hissediyor. İkinci sınıf belki de. Farkediyor ki vinstın laytı bitmiştir. En yakın tekel bayi nerede? Günler geçip gitmekte.

Yorum Bırak

AN – 22

Büyük memeli kadınlardan hoşlanır ah! Belgesel izler meraklanır. Dünya kocamandır. İşletme okumak ister, sivilcelerini bantlar. Nayk eşofman alacaktır, parası yok. Bir vakit de olmayacak. Küçük memeli kızlara aşık olacak.

Yorum Bırak

AN – 23

Kır saçlı bir adam şimdi. Her sabah traş oluyor. Eskinin saat tamircisi, saat satış bayi şimdi. Bir seiko var diyorlar, sıyırıyor kadife kılıfını büyütecin. Metal parçalar ışıldıyor. Saatlerce bakıp kalıyor paslanmaz çelikten imal edilmiş bir çarka.

Yorum Bırak

AN – 24

Kibritte kükürt kokusu, kağıt parada nem. İki kişi bir araya gelince üstüne ahmet… Bazen iyidir, bazen fazla.

Yorum Bırak

AN – 25

Gümüşi ağlarını örmüştür. Duş kenarında yaşar. Hadi adını biz koyalım, kader. Bütün gün av bekler. Gerekirse tavandan sarkar. Kuytudan süzülür. Ancak ev sahibi iki günde bir duş alır. Ağları dağılır. Bahtsız örümcek kader başlar yeniden çalışmaya. Milletin sırtından sıçrayan suyla oralardan geçecek bir böcek ihtimali arasında sıkışmaya… Belki bir gün ev sahibi tatile çıkacak. Kader kocaman bir ağ kuracak. Döndüğünde ev sahibini yakalayıp yiyecek. Belki… Kader.

Yorum Bırak

AN – 26

Disko kapısında badi gartlık yapıyor. Yoktur sağlık sigortası. Üstelik sevmiyor kavga etmeyi bütün iri yarı adamlar gibi. Seviyor en çok annesini. Annesi seçecek gelini. Düzmüşlüğü var ünlü bir mankeni. Özlüyor evindeki çiçekleri bir de köpeğini. Para diyor içinden, para. Yaş kırka gelince bu iş yapılmaz ki.

Yorum Bırak

AN – 27

Sıcak iklimli memleketleri sever. Isınmak, giyinmek ve doymak hem kolay hem ucuzdur. Aslında oralarda her şeyin bir kolayı var. Kurallar esner. Gündüzün gündüz gecenin gece olduğu şüphe götürmez. Bir tek güneş yorgun düşürünceye kadar batmak bilmez. Kanı kaynar, canı daha çok kadın çeker. Gülümseyen yüzler ve kaygısız ağır hareketler hoşuna gider. Bol müzik dinler, yemek yer ve kitap okumazlar. Ne güzel. Çok da abartmak istemiyor ama sıcak iklimli memleketleri sever.

Tek Yorum

AN – 28

Araba seni dünyadan ayırır motorsa karıştırır. Motorsiklet kullanmak bir yaşam biçimidir, diyor yaşlı tamirci. Kendini nasıl sevdiğinle ilişkili. Yakın gözlüğünü çıkarıp kazağının kenarıyla siliyor. Ben kullandım tam otuz yıl hiç durmadan. Haa kurallara uyacaksın bir, bir de kadere boyun eğeceksin. Olabilir sonunda ölüm. Parasızlıktan alıyorsan hiç alma.

Yorum Bırak

AN – 29

Karadeniz uşağının görülmüştür zaman zaman uşak olduğu. Lakin nedir bu yıl bu balığın bolluğu. Tezgahta çırpınan balıklara bakıp gülüyor. Bir yandan biliyor, denizde kardeşlik olmaz. Oysa dolmuş ağzına kadar balıkla boğaz. Bir arada bu balıklar hayatta durmaz. Bilir ki denizde kardeşlik olmaz. Soluduğun bir saniyedir denizin hediyesi. Bilmeyi öğretir, kıymetini. Budur işte bütün iyiliği. Az şey değil. Konuşurken bile acele etmeli. Hayat değerli. Orda karadenizin ortasında büyük bir sorun olmalı ki balıklar boğaza sığınıyor. Al gülüm ver gülüm koyun koyuna yaşıyor. Balık fiyatları düşüyor. Yüzler gülüyor. O küfrediyor. Götünüze benzettiniz denizi.

Yorum Bırak

AN – 31

Selim’e göre adaletsiz bir yerdir dünya. Evlere girip eşya çalabilir dolayısıyla. Mehmet’e göre de adaletsiz bir yerdir dünya. Kanunsuz işlere bulaşabilir işsiz kalsa. Pencereden inerken gördü Selim’i. Dur dedi, durmadı. Tetiğe bastı vurdu. İkinci kattan kaldırıma çakıldı. Kırılan kemik sesi… Öldürmüştü Selim’i. Oysa anlaşamadıkları bir konu da yoktu. Ah şu diyalog eksikliği.

Yorum Bırak