İçeriğe geç →

Yazar: Koçak

AŞK ENSTİTÜSÜ / 3

Dostlar hep soruyor, aynı anda iki kişiye aşık olunur mu? Onlara cevabım, biz aşık olmayız, aşk biz olur, aşk biz olunca kendimizi aşık belleriz. Aşk gelir konar, aşkın varlığını var olduk sanırız, kalkar göçer biz biteriz, buna da aşk bitti deriz. Aşk bizdir, biz aşk değiliz. Soruya şimdi dönelim, evet nadir de olsa 2 kişiye de, 5 kişiye de aşık olunur, bir’den hepe varamadıysa çok’dan bire düşer. Aşk gelir bir göğse bu şekilde konar. Diğer göğüslerde bunun acısını duyan da kendidir bak. Bunun için kimseye de hesap verecek değildir. Hesap vermek aşkın huyu değildir.

Yorum Bırak

AŞK ENSTİTÜSÜ / 2

Dostlar hep soruyor, aşkın ömrü ne kadar? Aşk ortaya çıktığı anda biter, o anın uzunluğu ne kadar? Ben şu kıza 3 yıl aşıktım diyor. Sen o kıza o 3 yıl boyunca her an tekrar aşık oldun. Tekrar edelim mi, aşk bir andır, o anın uzunluğuna senin ömrün denir. Bu yüzden evren her an yıkılıp yeniden kurulur, aşkın huyudur bu.

Yorum Bırak

AŞK ENSTİTÜSÜ / 1

Dostlar hep soruyor, aşk neden geçicidir diyorlar. Bak aşık adama görecelik falan anlatamazsın o anda, demokratik de değildir aşk. Aşk neden geçicidir? E cevap verelim artık o zaman, ortamlara bir faydamız olsun. Aşığın başına ne gelmiş? Aşık kendini unutunca, kendini bulmuş, buna da aşk demiş. Sonra ikinci defa nasıl kaybediyor kendini de aşk bitiyor? Bulduğu kendi, bir hayal de ondan durmuyor yerinde. Yani biten aşk değil, kendisi bitiyor. Peki kendi neden son bulmuyor? Aşk ona yeni bir hayal kurduruyor. Zaten bak bütün bir alem sürekli değişmekte, alem de bir hayale aşık senin gibi, varlık hayali bu anla. Bu durumu genle-daha…

Yorum Bırak

KARA

Karadır işin aslı, asıl soran kaldıysa Aydınlığa çıktığında iş bitmiştir artık. İki karada buldu insan ne bulduysa, Bir gece bir toprak. Toprağın bağrını deş de bak, pazar yeri kurulur Renkler, kokular, cümbüş. Çilek kırmızı kavun mayhoş, pazarcı bağırıyor Toprak kara, toprak sessiz… Karadır işin aslı, asıl soran kaldıysa Aydınlığa çıktığında iş bitmiştir artık. Gün kuruldu geceden, senin haberin yok, Sonrası bir kristal ışık, vakte bölünmüş zaman. Karadır, Güneş doğup geldi içinden, Dost kara, Kadın kara, Er kara, Kapkaradır işin aslı.

Yorum Bırak

KADIN

Her kadın başka bir hayat demek. Yaşayabildin mi, sözün kısası.

Yorum Bırak

HUZUR-SUZ

Huzur-suz dünyamız Huzur, muz değil, tuz değil, Huzur-sus olabilir, söz olabilir, siz olabilir. Dilbilimi boş ver, Huzur huzursuzdan türemiş. Dilimiz duygularımıza denk düşmüyor, Ve bu sırrı hep beraber yaşamak adına, Hep birlikte saklıyoruz. Birbirine dolanmış dikenler gibi, Kanlar içinde yahut yalnız.

Yorum Bırak

NOKTAYLA SOHBET

-Ey nokta, başın neresidir senin? -Sonumdur. -Nerede bitersin? -Başımda dedim ya. -Ey nokta, için var mıdır? -İçim sensin. -Ey nokta bu söylediğini ben unutuyorum hep -Bu söylediğimi ne unut ne de ezberine al. -O ne demek öyle? -İç dış olmaz bana, soran benim söyleyen ben. -Nokta -.

Yorum Bırak

YAŞLANIYORLARMIŞDIK

Şairler aşkın ruhban sınıfına dönüştüydü nasılsa. İşte o zaman şiir öldüydü, hepimiz öldüydük. Ve sonra susmayı seçmek… Gerçek bir şiir sessizlik barındırır değil mi? Söylediğini değil, sustuğunu duyanlar yok mu; işte onlar kardeştir.

Yorum Bırak

Şahin Aslan’ın Aziz Hatırasına

İnsan ölünce dostum, Gene gökyüzünde ay doğuyor mu geceleyin? İnsan ölünce dostum aya ne oluyor örneğin İnsan ölünce evlat kalıyor mu onun için Dostlar ne ifade eder ölüler için İnsan ölünce şerbetli tatlı mı sever sütlü mesela İnsan ölünce dostum, Hele küs ölünce, Küslükten geriye ne kalıyor Ölüler için, ölüler için soruyorum Kalanlar için değil İnsan ölünce dostum, dostlardan geriye ne kalıyor İnsan ölünce dostum, ölüme ne oluyor?

Yorum Bırak

Simple Song – David Lang

– Kaç yaşındasın? – En son kaç yaşında aşıksam… – Doğru ya, insan unutuyor bazı gerçekleri – Mesela uzun süredir şehirden çıkmamış bir adam düşün – Evet – Bulutsuz bir gecede yıldızların güzel olduğunu bilir, ama pekâlâ unutabilir nasıl da güzel olduklarını – İnsan unutur, hatıraları bile ona ait değil. – O zaman bir soru da benden gelsin: Bu görünüp kaybolan da kim? – Hani bir an çakıp kaybolan mı? – Evet bir ömür görünüp kayboluveren de kim? – Yine unuttuk desene…

Yorum Bırak

Adem

Neden olduğu gibi değil? Neden yalana muhtaçtır insan? Neden bu kavramlaştırma, yüceltme, yanılma, vs… Başka canlıların böyle dertleri yok gibi, en azından dışarıdan. Neden algımızı temizlemezsek ağır hatalara sürükleniyoruz; kafatasına hapsedilmiş bir mahkum gibiyiz; yahut sürekli hata veren bir program? Bir gariplik yok mu sizce? Neden olduğu gibi değil hayat ve ölüm yani insan? Adem, “hiç” demek de ondan.

Yorum Bırak

Tenbel mi tembel mi? Her nasılsa işte…

Tam çok güzel bir roman yazıyordum ki hiçbir şey yapmadan oturmak daha güzel geldi yine. Oysa ki insanlık tarihinin en güzel romanını yazacaktım. Belki kalemtraşla sivrilttiğim kurşun kalemimi kulağıma takacak, belki dağlardaki yeşil ormanlara bakan bir terasta yüksek sesle klasik müzik dinleyecektim. Nobel ödülünü kabul ettikten sonra ülkemiz ve insanlık hakkındaki nadide fikirlerimi yarım saati on bin dolardan verdiğim ropörtajlarla tüm dünyayla paylaşacaktım. Olabilirdi. Fakat bunların hepsinden güzeli, öylece uzanmak, tembel tembel oturmak gibi geliyor bana. Saatlerce, günlerce, hayatlar boyu; dağ kadar, çöl kadar koca bir tembel… Ah hiç bir şey yapmadan. Girecek de, gelişecek de sonuçlanacak, peh peh peh……

Yorum Bırak

BİR ANDA

Önemli işler uzun süre beklenir, sonra bir anda gerçekleşir zira. Müthiş bir süratle olur. Bir anda bitti işte çocukluğumuz. Bir anda bozuldu sihir. Bir köşe başında, bir sözle, bir bakışla. Ne annen tutabildi, ne baban yakaladı. Bir nefes çocuktuk, ikincisinde değil. Bir uzun düşüş sonra. Bir anda bitti çocukluğumuz, bir anda. Bir an çocuktuk, sonra?

Yorum Bırak

AYDINLANMA SONRASI ÖZNENİN KAYBI-5

Düşüncemiz dile eşleniktir, belki kendisidir, düşünme eyleminin içsel bir konuşma süreci olduğu kabul edilebilir. Düşünce ya içimizde bir yerde duyulmaktadır kendi kendine, ya yazılır ya okunur, birisi konuşuyordur vs… Ama dile bağlı gelişir. Peki akıl özünde bir dil türevi ise, içsel bir lisan kabul edelim, fiil ve eser olan yerde öznenin olmadığı bir evren tasavvuru nasıl tutarlı olacaktır? Yani ama öyle diye tutturmadığımızı düşünelim. Öznenin kayboluşu aklın işleyişine aykırıdır, önerilen alternatif öznesizlik özneleri birbirinden farklıdır ve hiç biri diğerinde tam olarak işe yaramaz. Acaba evren bizim aklımızın işleyiş ilkelerine uymak zorunda mıdır? Kuantum fiziği neden sonuç ilişkisinin olmadığını, bunu ortalaması…

Yorum Bırak

AYDINLANMA SONRASI ÖZNENİN KAYBI-4

Humanizmin parlattığı efsanevi insan algısı paramparça olurken bir yandan yaşanan dünya savaşı, adaletsizlikler, Sartre ve Camus gibi varoluşçuları doğurdu. İnsanın bir özne olma kapasitesi hakkında kafalarda sorular uyanmışken, düşünüyorum öyleyse varım falan diyen felsefenin düştüğü durumunu düşünün. O zaman felsefeyi hayatta kalmaya çalışan genler mi, tesadüf mü, tezle antitez mi üretiyor, yoksa annesini ayartamayıp kendini kitaplara vuran nevroz bombaları mı bütün felsefeciler? Tanrı değil, insan değil, evrim ve marksizm de bir yerde şişme yapıyor, hadi bakalım buyrun yeni öznemize, anlamsızlık. Hayatın ve evrenin tamamen anlamsız oluşunun kişiye nasıl sınırsız bir özgürlük alanı açtığının övgüsüyle, bu özgürlüğün etik sınırlarının tartışılması felsefenin…

Yorum Bırak