İçeriğe geç →

Series: Üç Aşk Hikayesi

Buzdolaplı Hikaye

Üç aşk hikayesinin birincisi “Bu buzdolabı tanıştığımızda eski eşimindi. Benim de buzdolabım vardı. Neyse sonra evlendik. Benim buzdolabını attık mı n’aptık… Onunkini kullanmaya başladık. Sonra o gitti. Buzdolabı bende kaldı. Benim eski buzdolabım nerde Kamil? Hea? Ya hurdalıkta, ya çöplükte bi yerde. Bu buzdolabı da piç gibi kaldı burda. Yazık günah. Halbuki onun evindeki o eski halini görecektin, nasıl neşeliydi. Üzerinde fotoğraflar, o şeylerden ne o, mıknatıslı şeylerden, efendim arkadaşlarından küçük notlar motlar, kalpli filan. Şimdi iki kebapçı, bir çorbacı, bir de su bayisi telefonu”. -Tekel de var-Yaşa. Tekel de var. Söyleyim mi birer bira? Cila?-Yavuz Abi kafan güzel oldu…

Yorum Bırak

Deli Hikayesi

Üç aşk hikayesinin ikincisi Uyumadan önce sana bir şey anlatmak istedim ama yoksun. Yoksun yani. “Yok” olmuşsun. Bir dönem hiç yokmuşsun. Ardından yıllarca var olduğun bir dönem yaşanmış ama benim haberim yokmuş. Sonra benim için de var olmuşsun. Şimdi yoksun. Bu tuhaf. Psikiyatriste gittim; sorun “yok” olman değilmiş. Esasen sorun, bir sorun olmadığını kabul etmememmiş. Yokluğun aslında sorun değilmiş. Olurmuş böyle. Yani onun için zaten sorun değilmiş ama benim için de sorun olmaması gerekiyormuş. Bir sürü insan varmış, hayatımıza girebilir, girmeyebilir veya girip çıkabilirlermiş. Biz de birilerinin hayatlarına girip çıkıyormuşuz. Ona da olmuş. Bunlar normal şeylermiş yani. Bunları çok büyütmemek…

Yorum Bırak

Mecidiyeköy Hikayesi

Üç aşk hikayesinin üçüncüsü – Pardon kardeş, bu fotoğraftakini tanır mısın?– Yok abi tanımıyorum – Karnın aç mı? – Aç – İyi, hadi bi çorba içelim madem senden Taşkın abi bu sohbetle karara varacak olsan bir nevi dilencidir. Kendisiyle ilişkini bu noktada keser, tatsız bi yüz ifadesiyle “deli midir nedir?” diyerek arkanı dönüp gidersen; “Mecidiyeköy metrobüs durağı çıkışında bir deli vardı bugün, fotoğraf gösterip para koparmaya çalışıyordu” diye anlatacağın, pek de kimsenin ilgilenmeyeceği bir günsonu anekdotu olur ancak. İki gün sonra da onu ne sen hatırlarsın ne de bahsettiğin arkadaşların. Bizim hatıramızda konu çorbacıya taşındı. Çorbacısını da önceden belirlemiş olan…

Yorum Bırak