İçeriğe geç →

Bİ DAHA HİÇ ON YEDİ OLMADIN

Bi daha hiç on yedi olmadın. Gözlerin yaşla doldu, yüzün kızardı ama kimden utandığını bilmiyorum, bizden mi kendinden mi? Bir mesafeyi algıladın, belki hayatınla ilgili imkansız bir şeyi farkeden bir çocukcağızdın o anda.

Sıraselviler’de yokuşu yavaş yavaş tırmanan elinde asasıyla bir derviş vardı, üstüne nur değil neon ışıkları düşmüş. Dervişe selam verdin, üstü başı yırtık, kara bir palto. Başladı doğrudan anlatmaya, on altı yıldır beslediği bir köpek varmış, arabanın altında kalıp ezilmiş. “hiç yanlış yapmadı bana”, böyle dedi derviş amca, on altı yıl boyunca hiç yanlış yapmamış köpecik ona.

Elinde çuval boyutlarında koca bir çöp torbası köşe başlarına, çöp tenekelerinin yanına kediler için yemek bırakıyor. Canlarım onlar benim diyor. Öyle ağır ağır, konuşa konuşa tırmanıyor yokuşu, o kedilerle, kediler onunla.

Dervişlik gizli zanaattir, “amca” diyorsun o yüzden, “bizim için de yemek ver kedilere”, biraz para uzatıyorsun, alıyor ama şükran belirtisi yok, sen versen de vermesen de o işini yapacak belli.

Elinde uzun yontulmuş bir daldan kalın bir asa, yokuşu tırmanıyor. Tam o anda bir çocuk yanaşıyor yanımıza, abi bi milyon versene. Sonra sen çocuğu tanıyorsun, çocuk da sizi. Ergen servisinde çalışırken yatmakta olan hastalardan biri. Şaşkınlıkla kalakalıyorsun, o da şaşırıyor. Bir milyon çıkarıp koymuşsun çoktan avucuna. Çocuk avucundaki parayı elinde çevirip kalmış, ne yapacağını bilemediği bir nesne gibi.Yutkunup kızarıyor ve öyle bir bakış atıyor ki sana, farkında olmadan derviş amcaya yanaşmış, kediler gibi.

Bi daha hiç on yedi olmadın, o bakıştan sonra. On altı yıl boyunca yanlışı olmamış bir köpeğin hatırasının üstüne gelmiş tam da, bol bol yanlış yapmış, köpek değil insandır. Öyle bir bakıyorsun ki, uzak, hayat buymuş demek, demek doktor abiyle doktor abla yemekten çıkıp tatlı tatlı yolda sohbet edecek, sen sokakta… Öyle bir anlıyorsun, öyle bir bakıyorsun ki suratımıza, midene şiddetli bir yumruk yemiş gibi.

Hiç kapanmayacak mesafeler var hayatlar arasında. Öyle kolay kolay eşit ve insan olunmuyor yani. Artık on yedi yaşında değilsin. Belki ölü bir köpek, aç bir kedi, belki taş bir kaldırımsın yokuş yukarı. Utanmışsın, gözlerin yaşla dolmuş. Sen on yedi değilsin artık.

Ben, ben neyim? Kıllı bir penis, çatılmış dört duvar, her gün doyurulacak asitli bir mide. Ve ölüm korkusu, yalnızlık korkusu. Zalim ve cehennem ben değilmişim gibi yaparak, ben neyim o zaman? Bir unutuş, kendinden habersiz, kendi açlığın, kendi yanlışın, kendi tercihlerin, kendi hırslarından habersiz.

Kategori: DÜZ YAZILAR

Yorumlar

Yorum Yap >>