İçeriğe geç →

SYKLMLR Yazılar

TATLI

acı da bir tat ise.

Yorum Bırak

BABAM

Beni havaya atıp yakaladığını hatırlıyorum. Dalında kıkırdayan bir serçeydim. Ulu bir çınardın. Yenilmezdin sen. Dünyanın en güçlü erkeğiydin. Sen bir tanrıydın. Ne kadar da güçlüydün. Her şeyi biliyordun. Bir gün belki ben de senin kadar güçlü olacaktım. Bütün gün çalışırdın. Yine de akşamları iş dönüşünde dolaşmaya çıkardık. Saatlerce yürürdük. Yürürken masallar anlatırdın hep. Şehir sokakları macera dolardı. Hep sevdim yürümeyi. Uzun yürüyüşlerden keyif alabilmek erdemdir. Sen öğrettin. Karşılıksız aşkı da senden öğrendim ben. Sen anneme aşıktın. Oysa annemin senin gibi bir kaybedene aşık olması mümkün değildi. Zengin ve otoriter bir erkekti annemin beklediği; hep böyle düşünmüşümdür. Sen kötü şiirler yazan,…

Yorum Bırak

MÜZİK

Yukarıdan izlerim hepsini. Ne kadar güzeldir yüzleri. Bilmezler. Sokulurlar birbirlerine. Hepsi müziğe kaptırmaz kendini. Cepçiler vardır. Öndeki kızın kalçasına sürtünmeye çalışanlar. Erkek arkadaşının omuzuna koymuştur birisi kafasını. Yalnız bir adam kızın saçlarına dalıp gider. Uzun siyah saçlarına dokunmak ister. Tutar kendini. Bir erkeğin omzuna dağılmıştır saçları, kız tanımadığı bir aşkı düşler. Arkasında yalnız bir adam dalıp gider. Müzik yükselir, çarpar tenime. Nasıl sıcaktır solukları, nasıl dingin. Bilmezler. Herkes bilir nerede olduğumu. Kimse tanımaz. Hafife alırlar. Gündüz ve gece başımı bekleyen iki bekçim var. Odalarımdan biri bekçiye ayrılmıştır. Her sırrını bilirim bekçilerimin. Gündüz bekçisi ellisinde kır saçlı bir adam. Günde iki…

Yorum Bırak

İKİDE BİR

kapımı çalan gün mü, ertelediklerim mi? yüreğim ağzıma geliyor ikide bir! uzak zifirlere taşınık düşler tarifsizlik yanı başımda… ne zaman soytarıp da biraz açılsam desem ne zaman yanımdan geçse beyaz ahşap bir tren ve tutunup dallarına “bana inanma” desem bir kara siren sesiyle dalıyorum içeri karşıma kuruluyor kara kuru bir mazi bir mazi burnunu çekip duruyor ikide bir… yarım yamalak öfkeler bu umutlar, bu sesler balkonlara güvercinler konuyor ikide bir balkon seslerine kulak vermeli umutlara, öfkelere o zaman bir de kuğuran her güvercine isim koymalı taşlara, yosunlara, yağmurlara, düşlere… kapımı çalan gün mü ertelediklerim mi? bağcıklarımı çözmüş gidiyorum şehir ayağıma…

Yorum Bırak

DELİ MUSA

Ertesi sabah erkenden kalktı ve hemen heykelin yanına koştu. Ve bu ondan sonraki günler sürüp gitti. Kimi zaman onun güzel dudaklarını öperken ya da ince ellerini okşarken, ona sanki heykel nefes almaya başlıyormuş gibi geliyordu. Artık çalışırken şarkı söyleyemiyordu, hatta çalışamıyordu bile. Çünkü heykele öyle derin bir aşkla bağlanmıştı ki bütün zamanını onun önünde diz çökmüş, kendi yarattığı bu güzelliği hayran hayran seyrederek geçiriyordu. Heykeltraş Pigmalion, Yunan mitolojisi 70’lerde bir orta anadolu kasabasına nasıl olduysa sosyalist bir belediye başkanı seçilir. Belediye başkanının ilk icraatı kasabaya bir park yaptırıp, ortasına bir kadın heykeli diktirtmek olur. Zamanın sağcıları başkanın İstanbul’da bir metresi…

Yorum Bırak

NE FARK EDER…

beyazlar içinde bir kadın. uzun eteği uçuşur. uzun saçları dalgalanır. gidip koklasam. biraz önce duş almış. elinde seramik bir fincan. fincanda metal kaşık. sıcak bir buğu yükseliyor. sokakta gülümseyerek yürüyor kadın. çok güzel bir kadın. serinlik duygusu gibi. dünyaya aldırmıyor. bir ilkokul öğretmeni. babası binbaşı. kimse asılmaya cesaret edemiyor. oysa seramik fincan o kadar davetkar ki. gözlerinde delilere özgü bir buğu. yudumluyor fincanı. ayvalığın tostu güzel değil yalnız. öğle vakti tost ayran. deniz. güzel avrupa halkları. çirkin kısa asyalılar. bir gürültü, bir karmaşa. yaşlı bir falcı kadın geliyor. kızıl bir şal üstünde. zorla elimi açtırıyor. hadi aşklarıma bak. böyle bir…

Yorum Bırak

GÜVERCİN

Ben rüzgar tanrısına inandım. Kadın ateş… Sessizce bekledik odada. Benim için farketmezdi; kadın için bekledim. Gün bulutluydu. Duvar saatinin tiktaklarını dinledik. Sokaktan geçen arabaları dinledik. Yağmur çiseledi. Pencereye vuran damlaları dinledik. Ses güzel bir güvercindi. Vuruldu. Odanın ortasına yığılıp kaldı. Hayvanın can verişini izledik. Kadın kalktı, masaya tabakları, tuzluğu koydu. Canım sigara çekti. Bir ateş ver, yakayım ucunu. Tuttum kendimi. Kadın için. Vakit yaklaşıyordu. Gözlerinin içine baktım. Kaçırdı gözlerini. Ellerine baktım. Ayaklarına baktım. Çocuksuydu. Bacaklarının arasını düşündüm. Ben istediğim için traş etmiyordu artık. Oysa ateş tanrısına tapan kadınlar için bir temizlik göstergesiydi bu. Dayanılmaz bir çekimi vardı bu tüy yumağının.…

Yorum Bırak

AVRUPA BİRLİĞİ

ayvalık’a gitmiştik. deniz kenarında bir kafede oturuyorduk. atılan paraları dalıp alan çocuklar vardı. yan masada bir turist ailesi oturuyordu. çocuklarına bir hamburger söylediler. çocuk ekmeğin içindeki eti yiyip bıraktı. geriye rus salatalı yuvarlak bir ekmek kalmıştı. masadan kalktıklarında denizden bozuk para toplayan beş kadar çocuk masaya koşup bu ekmek için kavga etmeye başladılar. bir hamburger ekmeği ve beş çocuk. biri koparttığı parçayı ağzına atamadan diğeri elinden kapıyordu. çingeneymişler. çadırda yaşıyorlarmış. sonradan yol kenarında çadırlarını görmüştüm. çıplak ayaklı çocuklar. gerçek bir sefalet. ve çingenelik ne müzik ne dans ne kızıl şallı siyah gözlü kadınlardır. öğrenmiştim. orta okuldaydım. çocuklar ekmeğe saldırınca turist…

Yorum Bırak

KARINCALAR

hayatın bir anlamı var mıdır size göre? dünyaya gelmemizin, dahası evrenin var oluşunun bir anlamı olabilir mi? aslında bir anlamı olduğunu savunanlar sürekli olarak karşı görüşleri çürütürler. geriye bir şey kalmaz. fakat bu acıya dayanamayacaksanız varlığın anlamsızlığını sakın düşünmeyin. kendinize iç rahatlatıcı bir şeyler bulun. belki sadece yaşamak gerekiyordur. anlamını düşünmeden. yalnız hayatın memelerine hırsla saldırmak gerekiyor belki gerisini hiç düşünmeden. bir hayvan çok kolaylıkla yapabiliyor bunu. biz bu kadar kolaylıkla barışabilir miyiz dünyamızla? bizim yalanlara ihtiyacımız var yaşamak için. ekmek kadar su kadar gereklidir insana yalan. hayatın anlamını söyleyin, kendinizi ne kadar önemsediğinizi anlayalım. karıncalar ezilir insanlar gibi düşünemezler…

Yorum Bırak

BİR GÜN

arkadaşım, kız arkadaşı, kız arkadaşının bir kız arkadaşı bara gittik. bizim tanışmamız amaçlı bir organizasyon. içtik, dans ettik vesaire. kız memelerini kalçalarını bolca sürttü bedenime. gecenin nasıl biteceğini tahmin etmek kolaydı. arkadaşımın kız arkadaşının evine gittik. iki odalı. yatak odasına geçtiler. bir de bizim bulunduğumuz oda var ki evin merkezi. mutfağa, banyoya, yatak odasına bu odadan geçip giriyorsunuz. biz bu odada yalnız bırakılmıştık. iç odadan iniltiler geliyordu. akşam kızın tavırlarından aldığım cesaretle biraz konuştuktan sonra kıza sarıldım. öpüşmeye başladık. artık daha ileri gitme vakti gelmişti ki arkadaşımın kız arkadaşı içeri giriverdi. su içecekmiş. her türk tosununun yapacağı gibi toparlandık. fakat…

Yorum Bırak

DERS

Evde bir gürültü, bir gürültü. Beynimde ağrılar sızılar. Kollarımda halsizlik. Masanın üzerinde sınıra dayanmış bir dağınıklık. Ağzımda tiksindirici nikotin tadı. Müzik yapalım dedik, bütün enstrumanlarda olmadık arızalar. Dün gece bilgisayar başında uyuklarken yeni erotik hikayeler buldum internette (zira zordur yenilerini bulmak), işimiz vardı takılamadık fazla. Şimdi de internete bağlanamıyoruz. Yapacak iş kalmadı mı yani şimdi ders çalışmaktan başka. Kaçış yok mu? Uyusak? O da olmaz on iki saattir uyuyorduk zaten. Müzik dinlesek beynimiz kaldırmıyor. Neyse bi banyo yapalım. Sonra sevgilimizi arayıp ders çalışmadığı için kınarız. Üste çıkacaksın ki onun aklına seni ders çalışmaya itmek gelmesin. Paklarsa sıcak su paklar beni.…

Yorum Bırak

BAS GAZA

Bas gaza Yazılsın çocukluk düşleri Özgürlük şarkısı Kurulsun saatler yeni baştan Rüzgarda savrulsun mekanın saçları Dikiz aynasında hatıralar Bas gaza Hızla bitsin bu şiir

Yorum Bırak

KRİZ

Bu yıl kuraklık olur mu? Gelecek yıl? Çekirge sürüleri yağmaladı tarlaları aç, susuz, hasta hayvanlar kutsal kitapların gazabı çöktü üstümüze sandığa oy atan elle yağmur duasına çıkan el ne kadar benziyor birbirine

Yorum Bırak

NE AÇLIĞIN ESTETİĞİ VARDIR, NE YOKSULLAR MUTLU

kel kafalı oğlanların gülümseyen yüzlerini fotoğraflayan el ele üniversiteli sevgililer ve kaşarlanmış solcular defolun bok kokulu geceleri ürktüğünüz mahallelerden siyah beyaz fotoğraflarınızı da birlikte götürün ne açlığın estetiği vardır ne yoksullar mutlu Yoksul mahallelerde çocuk fotoğrafı çekecekseniz dikkat edin, yanınızda siyah beyaz film olsun. Gerçek renklidir çünkü. Ve kimse gerçeği görmek istemez. Tatillere çıkın. Yol kenerında gözleme yapan kadının fotoğrafını çekin. Arkadaşlarınıza gösterirsiniz sonra. Bak kaçırmadım. Herşeye rağmen henüz kirlenmemiş insanları yol kenarlarında, dağda, köyde, gece konduda arayıp bulun. Sizin olmayan masumiyeti sahipleniverin. Yalnız fotoğrafta mı var bu sömürü? Şiirde de var, sinemada da. Bu siteyi okuyanların her biri şiir…

Yorum Bırak

Kısa

Ayrı düştük Düştük aşka

Yorum Bırak