İçeriğe geç →

Series: Payanda

Payanda / 16

Marangoz atölyesine girmemizle Serdar abinin “hoşgeldiiin” demesi bir oldu. “Koku aynı abi” deyince Müfit Abi atölyenin ışıklarını açıp etrafı dolaşmaya başladı. Çok geçmeden de bizi, yanında iki küçük pet şişesi duran, yerde, büyük metal kova içerisindeki boya sökücünün yanına çağırdı. Serdar abiye dönüp, kokla bakam bunu da, dedi. Serdar abi kovanın kapağını açıp kokladıktan sonra, “budur” deyince Müfit abi Murat’a dönüp, “aslan, bize bi kağıda yazıp versene burada çalışanların isimlerini” dedi. Güvenlik görevlisinin küçük odasında çayımızı içip atölyede çalışan yedi marangozun isimlerini aldıktan sonra soğuk Ankara havasına yeniden çıktık. İçeride mayışmış halde esnerken, Ankara’nın kuru ayazı yüzüme vurunca yeniden canlanmıştım.…

Yorum Bırak

Payanda / 17

Bölüm VI “Sana yaslanan ne kadar muhtaçsa, anla ki sende o kadar karanlık bir kuyu var.” Yunus Emre Koçak Beş gün yalnızca işe gidip geldim. Görüştüğüm, oturup sohbet ettiğim insanlar büyük oranda Zeynep’in arkadaşları olduğundan telefonum neredeyse hiç çalmamıştı. Öte yandan, hep söylenegeldiği gibi, hayat devam ediyordu. Sabah işe gitmek için altı buçukta uyanıyor, yediye on kala evden çıkıyor, ikaruslardan birine binip Batıkent metro istasyonuna ulaşıyordum. Metroya binişteki yer kapma mücadelesinden galip çıkarsam ya uyuyor ya da kimseye yer vermek zorunda kalmamak için başımı kaldırmadan kitap okuyordum. Yer bulamazsam da turuncu tutacaklara tutunup, başımı elime yaslayarak ayakta kestirmeye çalışıyordum. Sonunda…

Yorum Bırak

Payanda / 18

Bir süre bu şekilde idare etmek üzerine planlar hiç gecikmeden, tam o anlarda aklımda dönmeye başladı. Bana bu kadar koşulsuz kucak açan birinin yanında, kendimi toparlayana kadar kalıp sonrasını o gün gelince düşünme fikri hiç fena gelmemişti. İçimden, hem belki bir bakarsın sevgili de olmuşuz, diye geçirince beynimin bir yerlerinde hala hayatta kalmayı başarabilmiş aklı selim ses, biraz yavaş git, diyerek uyardı. Bir gece bile kârdır dedim. Şu halde beni dinleyecek, acıyacak, bana karşı sorumluluk hissedecek bir kişiyle bir gece, bir gün, bir hafta, ne kadar olursa olsun kârdı. Hem dedim hiç de fena olmamış görmeyeli. Bakarsın iyi gider. Gitmese…

Yorum Bırak

Payanda / 19

Evine girdiğimizde yeni taşınılmış evlerdeki o karton ve ahşap kokusu yerli yerinde duruyordu. Ev beklemediğim şekilde düzenli ve temizdi. Son zamanlarda görmeye alıştığım, keyifle döşenmiş yalnız kadın evlerinden biriydi bu küçük apartman dairesi. Duvarlara kendi çektiği fotoğrafları asmış, salonunun büyük kısmı kitaplıklarla kaplı, kırmızı ve beyazın hakim olduğu küçük ama ferah bir evdi. “Çok güzel olmuş ev” dedim. Ceren gülümseyerek teşekkür ettikten sonra alelade bir teklifte bulunur gibi “birlikte yaşayalım?” deyiverdi. Bir yandan içimi okuyup bir yandan da benden bir adım önde gidiyor gibiydi. Ben de bu “oluverme” halini hiç bozmadan “olur” diyerek kabul ettim teklifini. Ceren iki hamleyle aklımdakileri,…

Yorum Bırak

Payanda / 20

Dingin gecenin ortalarında bir yerde birdenbire uyanıp, nerede olduğumu anlamaya çalıştığım birkaç saniyenin ardından, Ceren’in omzuna yüzümü bastırarak, aniden ve şiddetle ağlamaya başladım. Hıçkırıklarımı dindirmeye çalıştıkça daha derinden yeni bir atak başlıyor, gecenin saf sessizliğinde bütün apartmanı ayağa kaldıracak şiddetle gırtlağımdan çıkan sesleri durdurmam gerektiği düşüncesi kontrolü daha da kaybetmeme sebep oluyordu. Ceren, bu sinir krizi sürerken, sanki hiç uyumamış, sevişmemizin ardından ben uykuya dalınca gözlerini tavana dikip o anı beklemiş gibi düz, soğukkanlı ve hazırlıklı bir hamleyle kolunu başımın altından geçirdi ve omzumu tuttu. Artık sol göğsü üzerinde duran başımı koklayıp öptükten sonra iç çekmelerim arasında bir fırsat yakalayıp…

Yorum Bırak