İçeriğe geç →

Series: Patika

Bir çobanın hikayesi

PATİKA – 16

Çoban askerden 21 yaşında döndü. Çiçek bozuğu yüzünde sivilceler olsa da çeşmeden kahveye yürürken çocukların kendine baktığını gördü. Kahveye girince herkes ayağa kalktı, çayı geldi. Anlatma faslı başlamadan içmesi için sigara tuttular. O an büyüyüp erkek olduğunu anladı. Yine de terbiyeli yetiştirildiğinden içmedi. Evde banyo yaptı, güzel bir yemek yedi. Çayıra gitti. Çimlerin ıslak rahatlığına serdi bedenini. O günlerde çimler çim, ağaçlar ağaçtı. Çiçek açar, yeşerir, dökülür, kuruyunca kesilip yakılırdı. Koyunlar koyun, köpekler köpekti. Sevdiği ufacık, bembeyaz bir kız vardı. Vücudunun yuvarlak kıvrımları insanın yüreğini yumuşatıyordu. Çoban artık evlenmesi gerektiğini biliyordu. İstetti. Onun gibi bir çapulsuza varmayacağını söyledi kız. Düşünde…

Yorum Bırak

PATİKA – 17

Hani sen daha küçük bir çocuktun, uzun demir parmaklıklı kapısının önünde okulun, babanı uğurlamıştın ve sormuştun kendine neden bütün iyi okullar evden uzaktadır diye. Hani abinden kalan eski pantolonlar sırtında ağır bir bohçaydı bir zamanlar, giymekle yükümlü olduğun. Bir kaç gün önceydi, çok değil, okuldaki saçmalıklardan sıkılmış, hiç bir şey yapmak istemiyorken, canın armut çektiydi de asıl bahçedeki armut ağacını özlediğini anladın. Sakin bir yaz günü gölgesinde uyuya kalmıştın. Hani ev uzak olmasa da yatılı okumana inat yaprakları güzel şarkılar söylerdi sana. Genç adam evini özlüyor dediydi Ahmet abi. Genç adamların evini özleme vakti gelir bir yaşa gelince. Altın sarısı…

Yorum Bırak