İçeriğe geç →

Series: Masal

“Bana bi masal anlatsana” dedi. sonunu dinlemeden uyuyacağım bi masal değil ama. İçinde cüceler de olmasın, kurt da kuzu da.

MASAL – 1

“Bana bi masal anlatsana” dedi. sonunu dinlemeden uyuyacağım bi masal değil ama. İçinde cüceler de olmasın, kurt da kuzu da. Kazananlar, kaybedenler, pastadan evler olmasın. Bi kaç ağaç olsun, biraz deniz…Sıcak olsun, üşüyorum çünkü şimdi. Annem babam, her gün gördüğüm insanlar olmasın. Sessiz olsun. Ama bi el radyosu olsun masalın bi yerlerinde. At olsun, ya da atlar. Ama atlılar olmasın. Çay olsun biraz, biraz da bisküvi. Ben de gelirim belki. Yalnız kalma koskoca masalda diye. Ama istemezsen yalnızca dinlerim. Konuşmadık bi kaç dakika. Beni izledi. Yüzümün ışık vuran tarafını. Alnımı, burnumu, gözlerimi, çenemi, dudaklarımı uzun uzun inceledi. Sonra sabrı tükenmiş…

Yorum Bırak

MASAL – 2

Öğleden sonra bilgisayarı, ocağı, vanaları, perdeleri kapadım. Sigortaları indirdim. Çantamın içine bi kazak koydum. Sonra gözlüğümü, sigaramı, çakmağımı, el radyomu. Üzerime hırkamı aldım. Ayakkabılarımı giydim. Kapıyı kilitleyip çıktım. Güneşe doğru başladım yürümeye. Kirazlar yeşildi daha. “bisküviler” dedi. “olacak” dedim tren köprünün altından geçerken. “Şu şehirden bi çıkayım.”

Yorum Bırak

MASAL – 3

Güneşle göz göze geldiğimde bıraktım ancak yürümeyi. Bi şeyler söyleyecek gibi bakıyordu sanırım ama fazla durmadı. Biraz soluklandım. Hala güneşi görebilen bulutların pembeliğini seyrettim biraz. Ne kadar öyle durdum bilemiyorum ama sırtımdaki terin soğumasıyla farkettim rüzgarı. “Merhaba” diye başladı söze. “Seni daha önce görmemiştim buralarda”. Gözlerim bi ağaç altı arıyordu. Kafamı sallayıp geçiştirmeye çalıştım, üsteledi, “artık kalmadı senin gibi yürüyen, nereye gidiyorsun ?”. Sessizliği bozmadan yol kenarına doğru yürüdüm ama vazgeçeceğe benzemiyordu. Arkamdan koşup önümde bir tur döndü yüzümü toza bulayarak. “neden konuşmuyorsun?” sorusunu sorduğunda gözüme giren tozları temizlemekle meşguldüm. Burnumdan derince bir nefes çekip verdim. “seni ben konuşturuyorum ama…

Tek Yorum

MASAL – 4

o önde ben arkada, toz duman içinde bi kaç beş on zaman yürüdük. geceye kalır mıyız, uzak mı? deyince, ”ilk masalın mı?” diye sordu, gözüme sürekli kaçan tozlardan buruşmuş yüzümü kolumun arkasında tutarak evet der gibi başımı salladım. ”masal senin” dedi, sen istemeden güneş batmaz. ”batıyor ama?” diye sorunca durdu. toz, kuru otlar bi kaç saniye havada asılı kaldıktan sonra üzerime çökerken ”o zaman, sahip çık masalına” dedi. domates bahçesi koyu yeşil, kocaman yapraklı, koyu, devasa ağaçlarla çevrili uçsuz bucaksız bir alandı. ufka doğru bakınca gelincik tarlasına benziyordu. ”murlak ağacı bunlar” dedim. yürümeye başladığımızdan beri konuşmamıştık. ”bu mevsimde yaprakları insan…

Yorum Bırak