İçeriğe geç →

Series: Eşittir

Feragat, kelime anlamı olarak kişinin kendi isteği ile vazgeçmesidir.

EŞİTTİR; BAY RİDGE

Bu Mc Kinley parkının hiç bir özelliği yok. Mc Kinley’in de bir özelliği yok. Elimdeki kitapçıkta sadece Amerikan başkanlarından biri olduğu yazıyor. Oysa ilginç bir hikayesi olacağını düşünmüştüm. Oturduğum banktan kalktım. Parkı boylu boyunca yürüdüm. Metronun altından geçerek 6. caddeye çıktım. 77. sokak yerine yanlışlıkla 78. sokağa dalmışım. Sokağın da herhangi bir özelliği yok. Sağlı sollu tek katlı evler, önlerinde çimlik alan, garaj, düzgün ve sıkıcı yollar… Sokağı bir uçtan bir uca yürümeye başladım. Aradığımı bulamayınca bir kafeye oturup kahve söyledim. Önümdeki notları açıp okumaya başladım; “Feragat, kelime anlamı olarak kişinin kendi isteği ile vazgeçmesidir. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri…

Yorum Bırak

EŞİTTİR; ODALIK

Ankara’nın en bildik meyhanelerinin birinde demleniyorduk. Üç kişiydik sanırım. Masada o akşam tanıştığım berikinin arkadaşı yeni evlenmiş, parasızlıktan gelinin ailesinin evine yerleşmişler -sorarsan geçiciymiş- iç güveysiliğin zorluğunu anlatıp duruyordu masaya oturduğundan beri. Berikinin kim olduğunu hatırlamıyorum.. Konuştuğunu da. Uyuyor olabilir o sırada, bilmiyorum. Ben içgüveysiyi dinler gibi yapıp rakımı yudumluyordum. Gözden uzak, zorunlu meyhane masasında, can sıkıntısından, içtikçe uyuşuyordum. Gündemimizde ne vardı, anımsamıyorum. 2.kadehin sonuna doğru, iç güveysi durumunun iyi yanlarını anlatmaya geçmişken ve beriki bu sefer gerçekten uyuyorken, telefonla beni dışarıya konuşmaya çağırmıştı. O son konuşmamızda bana “hep böyle kal” dediğini hatırlıyorum. O günden beri de görmedim. Kuşkusuz iyi…

Yorum Bırak

EŞİTTİR; FERMATIN SON TEOREMİ

Nedir: Yolumu yönüm belirleyecek, demişti. Yolundaki ilk yerde kaldı; yolunu da yönünü de kaybetti. Yolundaki ilk yer onun son yönü oldu. Yönümü yolum belirleyecek, diye geçirmiştim ben de içimden. Yola çıkarken yönüm net olmadığından ilk yerde yolumu, dolayısıyla yönümü şaşırdım. Bunun için her “yer” benim için iki yol arasında bir yön oldu. Şimdi “yerde” ise, yoldayım demektir bu. Bir önemi yok aslında yola beraber çıkmamışken…

Tek Yorum

EŞİTTİR; BİR GÜN

– yaptığınız elle tutulur bir şey yok. referansınız bile. sizi işe alacağımızı nasıl düşünürsünüz? dedi, ak saçlı. -düşünmüyorum. siz de zaten bilemezsiniz, dedi adam. ayakta duran kara saçlı, oturan ak saçlının kulağına eğilip bir şeyler söyledi. -tamam, dedi ak saçlı. sizi alıyoruz. 30 gün deneme süreniz var. kendinizi göstereceğinizi umuyoruz. adam bi şey demedi. 2.gün: kara saçlı geldi; adam uyuyordu. 3.gün: ak saçlı geldi; adam  tavana bakıp düşünüyordu. 5.gün: kara saçlı geldi; adam şirket sözleşmelerinin üstüne resim çiziyordu. 7.gün: kara saçlı bir daha geldi; adam resim çizdiği şirket sözleşmelerini uçak yapıyordu. 11.gün: kara saçlı yine geldi; adam resim çizip uçak yaptığı şirket sözleşmelerini buruşturup buruşturup…

Tek Yorum

EŞİTTİR; REPLAY

-nasıl güzel öldürdük birbirimizi. -ölüm varsa yaşam da vardır ama.. -başka yaşamlar;  bizim ölü olduğumuz yaşamlar olacak. – o zaman neden öldük biz?? >> pink floyd / empty spaces / 3’15” …çalıyordu \”yaşadıklarımız öldürdüklerimiz\” ken ve aslında boşluklar hiç yokken.

Tek Yorum

EŞİTTİR; TELAFFUZ

-yok iken var olmak mı zor, yoksa var iken yok olmak mı? -yoksam-nasıl-artık-var olacağım ki ya da varken nasıl yok olacağım? -ben bir durumdan bahsetmiyorum, bir düşünceden… -o zaman var-lık durumunda yok-luk düşüncesi en zoru. -ne??

Yorum Bırak

EŞİTTİR; GERGEF

-niçin yazıyorsun-hala? -bir şey yapamadığım için. -yapmışsın ya işte-ki yazıyorsun.? -bir şey yapmadım, bir şey oldum sadece. -demek ki yapmak için yazıyorsun.. -öyle, belki… -yazmakla da yapamazsan? – (hiç) bir şey olmamış olacağım o zaman.

Yorum Bırak

EŞİTTİR; ÇİMLER DAHA YEŞİLDİ

-merhaba, dedim. -aa, merhaba, nasılsın, dedi, bir gün.. (böyle böyle giriştik) -ben…dedi. -sen…dedim. -sen…dedi. -ben mi dedim. (böyle böyle dokunduk) -çok karanlık değil mi, dedi, korkuyorum. -çok aydınlık değil mi, dedim, karışıyorum. (böyle korktuk alacakaranlıktan ilkin) -olmayalım o zaman, dedi , bir zaman sonra -olmamalıyız, dedim, bir zaman sonra (böyle böyle oldukça..karıştık) -susalım, dedi. sustum o zaman ben de. (böyle böyle konuştuk yek diğeriyle, yek diğerine karşı, yek diğerine rağmen) -bir… anlamı var, diye düşündü -bir anlamı var…diye düşündüm ben de. (böyle böyle ayrıştık) -acıyorum -acıyıp acıtıyorum (hali ile kaldık biz) -merhaba…dedi -merhaba…dedim, çok zaman sonra (böyle unutmadık hatırladıklarımızı o gün)…

Yorum Bırak

EŞİTTİR; “UZAK”

-ne çok konuşuyorsun, demek ki söyleyeceklerin var hala? -yanlış yerde duruyorsun, konuştukça susuyorum say bunu.

Yorum Bırak

EŞİTTİR; “YAKIN”

-ne çabuk susuyorsun, söyleyecek bir şeyin yok mu gerçekten? -yanlış yöne bakıyorsun; sustukça konuşuyorum demektir bu.

Yorum Bırak

EŞİTTİR; 6 FLAGGED & 1 DRAFTS

– toparlan bir an önce; çok dağıttın. bak… – toplamalıyım önce; çok biriktim. gör! g     ö     r     s     e     m g     ö     r     s     e      n     i     z >> Madeleine Peyroux / Between The Bars / 3’30” …çalıyordu kısaltırken… toplanan bu kadar çok, toplamlar az iken… ne kadar çok, bu kadar az iken…

Yorum Bırak

EŞİTTİR; BRAWLERS

okul yıllarında-bir yıl- kasım-aralık aylarıydı.  bir arkadaşla elmadağa kamp yapmaya gidecektik.  çantaları, tulumları, konserveleri hazırlamıştık.  son kertede  arkadaş bu işlerden anlayan bir arkadaşını aradı. ben aranan arkadaşın tombul ve bilgiç olduğunu hatırlıyorum  da ismini bilmiyorum. arayan arkadaş ise daha çok sipsi gibi bir şeydi.  aranan arkadaş “elmadağda odun bulamazsınız, kıçınız donar” dedi.  arayan arkadaşta “göt olurmuşuz” diye özetleyince çadırları, tulumları bırakıp bursaya gitmeye karar verdik.  “arayan” bana mektupları gösterdi otobüste.( bla..bla.. çekirge/bursa. )yola çıkarken- neden bursa –diye sormamıştım.  ama mektuplar özetliyordu işte. otogarda indikten sonra adresi kolay bulduk.  sabah erken saatlerdi hatırlıyorum. sis de vardı. adrese yakın fakat görebileceğimiz bir…

Yorum Bırak

EŞİTTİR; BAWLERS

kalem katibinin ismi satılmış’tır. ömrü bu dar koridorlarda, tozlu dosya yığınları arasında geçmiştir. ekrana bakmadan on parmak yazmayı bilir. vaktiyle bir karısı vardı. vardı ya terk etti satılmış’ı, iki sene sonra, eli yüzü düzgün, sünepe olmayan birine. öyle yazmıştı mektupta. o günden beri haber almadı satılmış. nüfusta hala evli.çocuğu yoktur. akşam eve giderken kabak çekirdeği almayı düşünür;  televizyon karşısında uyuklayana kadar vakit öldürür. kuruyemişçi..adını bilmez kimse. ondan başka da kimse yok hikayesinde.  akşama kadar gelen geçeni seyreder. ifadesiz. ununu mu elemiş, eleğini mi asmış?  bir elinin parmakları deterjan torbasındadır hep. arada götürür burnuna koklar koklar durur. parmakları tahriş olmuş, sapsarı.…

Yorum Bırak

EŞİTTİR; BASTARDS

-peki..çemberler, çokgenler..dedi, görüyorum, başka? -çokgenler içinde çemberler, çemberler içinde, düzgün ya da değil çokgenler, dedim. bilirsin işte; kirişler ve teğetler.. -biliyorum, dedi. anlaşılabilir şeyler..ayrı ayrı anlaşılınca zaten zor değil, dedi. sonrası? – üç boyutlular.. küpler, silindirler, prizmalar, bunların içi içe geçmesi ve düzgün olmayanlarla birleşmesi, çakışması, çatışması dedim.. -hmm, dedi, anlatırsan anlayabilirim. -anlatabilirsem anlarsın, dedim, anlatabilirsem.. -başedebilir misin? dedi -ederim, dedim. -devam et, dedi.. -tipik ya da atipik üç boyutluların ama yalın ama diğerleri ile birleşme, birikme, çakışma ve çatışma halinde iken x ya da y düzleminde ya da çarpraz olarak dönmesi ( ya da döndürülmesi) ile oluşan şekiller ve biçimler…

Yorum Bırak

EŞİTTİR; OUTLAND

ben-1: n’napıyorsun? ben-2: ayrıştırıyorum ben-1: ayrıştırırken parçalıyorsun da. bak en esaslı parçalar kanapenin altına kaçtı. unutacaksın onları orada. her zaman yaptığın gibi. biz de böyle ayrışmıştık ilkin. unuttuğun o parçalar bir zaman -kendiliğinden ya da değil- kaybolduğu için böyleyiz şimdi? ben-2: olmuş olabilir. ayrışırken de biliyorduk en temelde böyle olacağını. senle ben.. bir de diğer benler..ya da senler.. ben-1: şimdi neyi ayırıyorsun? ben-2: “an” dan öncekilerle sonraları, olmuşlar ile olacakları, olmamış olanlarla, olmuş olacakları,  olması gerekenleri, olmaması yeğ olanları, beni, onu, bizi, bir de diğerlerini, aydınlık ve karanlığı, ayaktakilerle oturanları, boş ve doluları, yarı boş-yarı doluları, değişmezleri, değişebilecekleri,  a priori…

Yorum Bırak