İçeriğe geç →

Series: 90+

Bitiyorsa bitiyordur.

90+ 1: SÜRTÜNME

koskoca meteor dünyaya ulaşır. hangi yıldızdan kopmuştur, ne sistemler ne galaksiler aşmıştır kim bilir. koskoca kütlesiyle atmosfere girer, bir alev topu haline gelir, ne görkemlidir. o heyecanla bi dilek tutarsın. sonrası, sonrası malum işte; unufak olur, kaybolur gider. yine de kıyamazsın yıldız kaydı dersin.

Yorum Bırak

90+ 2: KIRIK

Abdurrahman dayı, Antep’in ara sokaklarından birinde, hasır tabureli bi çay bahçesinde dalgın dalgın otururken yanaştı ahşap alçak masaya. “O sandalye benim nazarımda boştur delikanlı. Senden yana da boşsa bi çay da ben içeyim” dedi. İlk kelimesiyle kendime gelip yüzüne baktığımda dikkatimi önce çakır, hafif çekik gözleri çekti. Sonra pırıl pırıl, esmer yörük yüzü. “Buyur dayı” dedim gülümseyerek, “bence de boştur”. Altmışını devirmiş, burnundan üflediği sigara dumanıyla sararmış kır bıyıklarını eliyle düzeltip oturdu yanıma. Bir iki dakika öylece durduktan sonra “çay nasıl” diye girdi lafa. “Çay işte” dedim, “içiyoruz”. “E madem çaydır, ben de içeyim” dedi. Masadaki gazeteye bi göz attı,…

Yorum Bırak

90+ 3: DÖKÜK

“Kolay gelsin” demiştim sadece. Geçip dükkanıma oturacaktım. Yan dükkanın tadilatı başlayalı neredeyse iki hafta olmuştu. Gürültüsü patırtısı uzadıkça uzamış, artık tatsız bi hal almıştı. Üç gün önce dış duvarın sıvasını kazımaya başlamışlar, hem gürültülerinden hem toz pislikten benim dükkana da kimse uğramaz olmuştu. Bu “kolay gelsin” de öyle çıkmıştı işte ağzımdan. “Kolay gelsin”. İki haftadır içerinin işleriyle uğraşan ustalar yoktu bugün. Otuzlu yaşlarında, çelimsiz, uzun bi sigara içen, aydemir akbaş kılıklı bi usta gelmişti. “Usta ne zaman biter buranın işi” diye sorduğumda, “Abi ben Şevket, usta değilim kalfayım” cevabını duyunca ister istemez kanım ısındı kerataya. “Buranın işi de en kısa…

2 Yorum

90+ 4: YAS

omuzlarım kırık dökük, başım önde, gözlerimi sehpaya dikmiş öylece oturuyordum. belki bir saattir, belki daha fazla. babam bi kaç kere girip çıktı salona. etrafımda dolaştı. gitti, geldi. nice sonra, hayatında ilk defa, iki elinde iki kadeh rakıyla girdi içeri. kadehleri sehpanın üzerine koyup önümde çömeldi. ben “neyin var”, “ne oldu” gibi bi şeyler sormasını bekliyordum. sağ eliyle ensemi kavrayıp, “balam” dedi. derin bi nefes çekip dudaklarını büzdü. ikimizin de gözleri doluyordu hızla. nefesini yavaşça bırakıp, “ölen ölmüş” dedi. “hadi cenazeyi kaldıralım”.

Yorum Bırak

90+ 5: İTİKAT

olum geçen cahitlen oturuyoruz aynı böyle. o gün açıktı ama hava. hep ful yıldızdı yani biliyo musun? işte, ben gene aynı bu misal isyankâr konuştum tabi. yengeni anlattım falan filan… dedim o oldu bu oldu, böyleyken böyle. baya uzun uzun anlattım yani buna biliyo musun? ondan sonra kalktım, işicem aa oraya, senin oturduun yere. tam ben indirdim fermarı, çaaat enseye bi yedik şamarı biliyo musun? bi bağardı, kafası da güzel tabi, “inanmayosan tapmaycaksın götüm” dedi “çarpılırsın tabi”. aynen kafa açıldı benim anlatabildim mi o saniye. aynı şimdiki gibi oldum. ama yanlış anlama hani lafından dolayı değil. güzel konuştu cahit de…

Yorum Bırak

90+ 6: SON DÜDÜK

Şevket vardı. Altıpas şevket derdik. İmkan versen yatağı yorganı atar altıpasa, orda yatar; öyle tembel adam. Ama atıyor allahı var. Türkiye Kupası çeyrek final maçı, Zeytinburnu’yla… Şiir gibi top oynuyoruz, dört sıfır da mağlubuz. Dakika doksan artı altı. Maç bitti bitecek. Gözgöze geldik biz bunla. Hacı, orta sahanın az ilerisinden uzun bi orta kestim ben. İçerde de iki eleman var defans. Şevket iki defansın arasından bi rövaşataya kalktı, öyle bi hareket yok. Ben daha görmedim. Kaleci topu görmedi bile. Hepimiz baktık sadece. Seyirci bile bi düşündü sonra bağırdı anlıyo musun? Şevket o hızla hemen kalenin içinden topu aldı ama nası…

Yorum Bırak