İçeriğe geç →

SYKLMLR Yazılar

BUGÜN İSOLDE

iyi bir anlaşmaydı. en azından bu çilli yer cücesi mızıkçılık yapana kadar öyleydi. “köşeden dönecektin, yolun karşısına geçtin, bir dondurma daha isterim.” 6-7 yaşlarında, sarı, kirpi saçlı, dizleri çürük içinde, bastı bacağın teki. fatura yatırmaya giderken gördüm onu; yere çömelmiş bisikletinin tekerini şişirmeye çalışıyordu. yardım istedi. ben de bir tur atmak şartıyla kabul ettim. hoşuma gitti. bir tur daha. “olmaz, hmm ama dondurma alırsan olur.” anlaştık. mızıkçı ne olacak.. yedik mi bisikletini be yolu geçtiğimiz için. tutturdu dondurma diye. olmaz diye direttim. babamı çağırırım dedi. vay vaay.. velede bak sen. “babam seni döver!” benim babam da onunkini döverdi. ama ben…

Yorum Bırak

BUGÜN MUHSİN BEY

burada iki nokta olmaz, dedi. burada benim de olmamam gerekirdi, dedim. anladı, anlamadı..

Yorum Bırak

PATİKA – 10

Çoban dar sokaklar arasından kıvrılarak bir tepeyi tırmandı. Kaldırıma oturmuş bir grup genç ellerinde kahverengi bira şişeleri, konuşmalarını kesip süzdüler. Selam verdi, selam aldı. Sorunsuz geçti yanlarından. Adam yerine konduklarını hissettiler herhalde. Üfürükçüye hocaya inanmazdı çoban. Henüz budistler, medyumlar, doğal hayat uzmanları köyüne ulaşmamıştı. Henüz islam yeterliydi köyde bu ihtiyaçları karşılamaya. Bu yüzden reenkarnasyon, parapsikoloji falan henüz bir fikri yoktu. Dokuz on yaşlarındaki halini hatırladı. Köyde bakkal duvarını, köyün tek bakkalının kerpiç duvarını delip bir gece içerde ne varsa çalmışlardı. İlçede meşhur bir hoca vardı. Hırsız kimse, mallar neredeyse şıp diye bilen ak sakallı yaşlı bir adam. Hoca iki çocuk…

Yorum Bırak

BUGÜN GÜLÜMSE

“yaptığın dürüstçe değil” dedi. dalmışım, başımda dikildiğini farketmedim. “oturabilir miyim?” “tabi, buyrun” “rüstem, bize iki çay!” diye bağırdı içeriye. sigara uzattı. adettendir diye yaktım. tanıttı kendini. adı kemalmiş. emekli coğrafya öğretmeni. şehir şehir dolaşmış anadoluyu. sonra bir torpille kapağı buraya, kendi memleketine atmış. iki sene önce emekli olmuş. “önce ne yapacağımı bilemedim” dedi. çok sıkılmış evde ilk zamanlar. zanaati olmadığı için de kahveye dadanmış. yaşı elli civarı, zayıf, tıknaz bir tip. yaşına göre oldukça gür, gri saçları var. buranın yerlilerinden, gözlerinden belli. sıradan, yolda yürürken gözünüzden kaçan adamlardan biri işte. hikayesini kısa ve öz şekilde anlattı. bu arada rüstem çayları…

Yorum Bırak

BUGÜN “SON KUŞLAR”

bugün odama geldim onbeş saat yoldan geldim, yarın yazarım başım dönüyor, halsizlik var, yarın yazarım bir hikaye uydurmuştum, bir şeyden korkmuştum ya, neyse, yarın yazarım tüm kitaplarını okudum ama düz yazıları sevmedim yarın yazarım deşifre olmuşum, sahanda yumurtayı çok güzel yaparmışım bir film seyrettim de, dalıp gitmişim, yarın yazarım denizli’de bir kahvede şekerli içtim, buldan bezi aldım; doğum günündü ya hani üstüme çıplaklık bulaşmış, fıstık yeşiline bulanmışım yarın yazarım iki biralık yalnızlıktaymışım, içince ben değil, dünya değişirmiş tahteravallide kalmışım, yarın yazarım bir şey vardı, unuttum, bir ara da onu yazarım

Yorum Bırak

BUGÜN KİTAP AYRACI

sakladın(ız). bu yüzden yalan söyledin(iz). yani aldattın(ız). ne de güzelmişsin(iz). şimdi de saklanıyorsun(uz). vah ki ne vah!

Yorum Bırak

PATİKA – 9

Merhamet, o hep övülen. Vakti geldiğinde öldürme kararının önüne geçen. Merhamet iyi midir gerçekten? “Merhamet et”. Bir insan sana yalvardığında içinde sızlayan ne? Ve bilgelik, hayatı istediğimiz gibi algılama keyfiyeti. İşleri kafamızda yerli yerine oturtmanın adı. Sen kimsin ki merhamet gösteriyorsun, bilgece davranıyorsun. Sen kimsin ki binlerce olayı, hayatındaki milyarlarca anı yorumluyorsun? Ne hakla? Bütün düşünceler, bütün derin görüşler bir hakaret değil mi, hayatı hafife almak değil mi? Peygamberler gaddar olmak zorunda değil mi? Belki en zor olan kısmı. Merhametten ölmesine izin verilmemiş ve bilgelikle boğulmuş, doğamamış çocuklar taşıdı karnında Lale Hanım. Daha hasta yatağında kocası Rıfat beyin öldüğünü biliyordu.…

Yorum Bırak

BUGÜN YALAN

4000 lira mı neydi. ortaokul zamanları… harçlığım günde ucu salça suyuna batırılmış bir çeyrek tostla red-kit almaya yetiyordu. ama ikisine birden mi 4000 lira veriyordum, yoksa sadece red-kit’e mi hatırlamıyorum. bütün seriyi toplamıştım. bazen tekrar tekrar okuduğum oluyordu. annem ben yatılı okula gittiğimde çocuğun tekine vermiş hepsini. işte bu yüzden sahafta iple bağlanmış kitapçıkları görünce tuhaflaştım. şu küçük, renkli, bir zamanlar milliyet gazetesinin verdiği red-kitlerden. dalton ana, kıpırdayan teller, sarah bernhardt, daltonlar meksikada ve diğerleri… pazarlık yapmaya değmeyecek bir paraya aldım tüm desteyi. iki bira ve gizmoya da cips. yollandım eve doğru. keyfim yerindeydi.

Yorum Bırak

BUGÜN – 1

bozuk parası çıkışmadığı için iki tane lale soğanı verdi. elimde sıklemen saksısı, cebimde lale soğanları yürüdüm porsuk boyunca. yürüdüm.

Yorum Bırak

GÖLGEZAMAN

uzak bir yağmur, dedi uzak bir yağmur, gözlerimde… hüznü gülümseyişinden belli aşkıysa öfkesinden uzak! gölgesinden belli…

Yorum Bırak

BUGÜN BEDDUA

kitabı her okuyuşumda not defterime bir çentik atıyorum. üşenmeden saydım. tam elli dokuz kere okumuşum aynı kitabı. her okuyuşta bir ayrıntı yakaladığım için de fırlatıp atamıyorum bir kenara. mesele aslında doğrudan kitapla ilgili de değil. hatta kitap hiç değil. bir arkadaşım bittiği zaman dünyanın en güzel baharı olacak demişti. bitmesini bekliyorum. kendiliğinden… ama her yatağa yatışımda ya da uyandığımda aynı şeyi tekrarlıyorum. elli dokuz kere lanet olsun.

Tek Yorum

BUGÜN YEMEKLİ VAGON

ESKİŞEHİR NÖBETÇİ SULH HUKUK MAHKEMESİ HAKİMLİĞİNE, İSTEMDE BULUNAN: Ömür F. KONU: Medeni kanun m.408* muvacehesinde kendi isteği ile kısıtlanma talebidir. DELİLLER: Bilirkişi raporu, tanıklar (eş, dost, hısım, hasım, akraba, Çengelköy, kırmızı, pembe yanaklı gizmo, eski ve yeni sevgililer, oda, o da) ve sair her türlü delil. AÇIKLAMALAR: Bir şey değil de, alacakaranlıkta akşama doğru uyanmak kanıma dokunuyor. Hiçbir şey değil de işte, bu ışıkta, bu oda… Resmi kaldırıp yerine iskambil destesinin en kevaşesini, maça kızını koyuyorum. Siz hiç maça kızına aşık oldunuz mu hakim bey? Nereden baksan dört duvar işte. Sahi hakim bey ışığı kim çalıyor? NETİCE-İ TALEP: Yukarıda açıklanan…

Yorum Bırak

HIZLANDIRILMIŞ TREN YAKUP KADRİ

İstanbul’dan saat 18 sularında Ankara istikametinde kalkan Yakup Kadri Karaosmanoğlu hızlandırılmış treni Sakarya yakınında raydan çıktı. Ölü ve yaralı sayısının yüksek olmasından korkuluyor Bu son dakika haberiyle irkildik. Spikerin heyecanlı sesinden büyük bir kaza olduğunu anlayabiliyorduk başta. Sonra telefon konuşmaları, bağırışlar, çığlıklar, basın açıklamaları, kriz masası telefonları geldi. Kazanın üzerinden birkaç saat geçmemişti ki TCDD o bölgede hızlandırılmış trenlerin hızlanmadığını açıkladı. Sonra sabotaj iddiaları geldi. Sonra istifalar sorusuna başbakan haddinizi bilin gibi bir cevap verdi. 50 yıldır kazalar oluyordu. Dünya kurulduğundan beri cinayet de işlenirdi fakat, neyse asilenmeyin yaptı Tayyip. Olay mahalline helikopteriyle nasıl da süperman edasıyla ulaşıvermişti oysa. Mazlumun…

Yorum Bırak

PATİKA – 8

Nalan Hanım endişenin kırıştırdığı sert gözlerle Lale’yi süzdü. “Gel canım”. Ağlayan genç kadının koluna girdi. Üst kata çıktılar. Lale kendini tıpkı çocukluğunda olduğu gibi teyzesine teslim etti. Böcekle dolu bir odaya yeniden girmiyormuş gibi. Nalan Hanım sert bir sesle bağırdı: Çekilin. Yerdeki karaltı yatağa giden bir boşluk araladı. Lale kanamaya devam ediyordu. Yatağa bıraktığında titrediğini farketti yaşlı kadın, elini alnına bastırdı. Ateşi yükselmişti. İşaret parmağını tehdit eder gibi savurarak yerde duyargalarını yatağa çevirmiş hamam böceklerine çıkıştı: Sakın yaklaşmayın, ne hale getirmişsiniz kızcağızı. Banyodan soğuk su ve havlu getirdi. Gecenin bu saatinde yardım isteyebileceği hiç kimse yoktu. Lalenin alnına, boynuna, bileklerine…

Yorum Bırak