İçeriğe geç →

Yazar: Koçak

ÂTÎ

Doğudan cemaati, batıdan kuşkuculuğu almak zorundasın. Zorundasın. Aksi ahmaklıktır.

Yorum Bırak

KİM OLURSAN OL GEL

Gel, kim olursan ol gel demiş hazretleri. Müslüman da olsan gavur da puta da tapsan yer varmış dergahında. Zeki de bir adam. Öyleyse nasıl olmuş da gül bahçeli tekkesinde sınırlamış bu barışı? Nasıl olmuş da cihad adı altında kentlerin yağmalanmasına, hristiyanların anasının bellenmesine, anadolunun müslüman köylülerinin savaşlarda yitip gitmesine tek bir laf etmemiş? Sultanın koruması tatlı gelmiş de ondan. Gel, kim olursan gel dersen orda kalamazsın. Bu iktidar için, allah için insan biçmenin açık reddini gerektiren bir düşünce. Barış istemek, iyi aile çocuklarının yeni yıl dileği değildir. Gerçek barış dilegi, gerçek hümanizm öldürücüdür. Şeyh bedrettin örnek. Pir Sultan ve Bruno…

Yorum Bırak

KIZ KAÇIRMA

Geleneği bozmanın gelenekselleşmiş hali, kız kaçırma. Ne eğlenceli öyküler anlatılır üstüne. Batı yakasının hikayesi’nden yeşilçam filmlerine tutkulu komik bir durum. Babasının küçük kızı günü gelir büyür büyür de başka erkekler ister. Babası vermeyince kaçar. Hapishaneden, okuldan, tımarhaneden, askerden kaçılır bir de baba evinden. Benim ilk aklıma gelen yerler. Belki daha sıralanabilir. Hepsi iktidar kaynaklı zorlama ahlaklar yaratıyor zaten. Neyse konumuza dönelim, şirin bir şey bence, estetize edilmiş bir yanı var. Anadan geçip yare koşmanın eğlenceli, sıcak bir romanı, filmi, tiyatro oyunu var mıdır? Olsaydı keşke. Küçük parçacıklar var bazı romanlarda, bildiğim o kadar.

Yorum Bırak

ISLAH EDİLDİK HEPİMİZ

Dün çim alanı çevreleyen tellerden bahsettim ya. Bir de ilkokul var yakınlarda. Bahçesinin zemini beton. Beton zemini tam 3,5 metre yüksekliğinde parmaklıklar çevreliyor. Atmıyorum, kapısını yapan usta söyledi. 3,5 metre. Kapı raylı. Okul saatinde gıcırdayarak kapanıyor, akşama kadar kitli. Kabus gibi bir yer. Paslanmaması için boyadılar parmaklıkları. Bir sürü renk kullandılar. Rengarenk diyemem, çok zevksiz görünüyordu. Bir şey oldu boyadıktan 6 ay sonra yeniden boyadılar. Bilin bakalım ne renk? Kırmızı beyaz. Ara sıra beden dersine çıkarıyorlar çocukları. Bir adam ‘rahat, hazrol, sağa dön, sola dön, düzgün sıra falan diyor. Bu yapılmıyorsa oğlanlar futbol oynuyor, kızlar ortalıkta ne yapıyorsa yapıyor. Zaten…

Yorum Bırak

DUA

Akşam üzeri çocuklar evin yanındaki parkta oynuyordu. Bu parkın yerinde bir türbe varmış çok eskiden. Çocuklar duymuş bunu. Hayalet öyküleri anlatıyorlar birbirlerine. Genisçe çim bir alan var. Onun üstünde futbol oynamaktan geri kalmıyorlar ama. Türkiye’de çimlere basmak yasaktır ya, tel örgüyle çevrilmiş alan. İnanılmaz çirkin. Çocuklar oynarken park bekçisi derler bir adam vardır, o geldi düdüğünü öttüre öttüre. Kaçıştılar hemen. Lanet herif kovaladı parkın sonuna kadar. Bekledim türbenin ak sakallı dedesi bir mucize göstersin. Yok, kılını kıpırdatmadı. DUA tanrım ben ölünce ne gerek cennet huriler parkta çocukları kovalayan bekçinin ayağına takılayım yeter

Yorum Bırak

KOKU

Kantincinin bir kedisi var. Ürkütücü düzeyde iri. Arada seviyorum onu. Bir aydır dokunduğum tek dişi bu kedi işte. Sabah okula gidiyordum, otobüste arkaya ilerlerken orta yaşlı sarışın bir kadına sürtünmek zorunda kaldım. Burnum ensesine sürtünüverdi. Teninin kokusunu aldım. Hiç beklemediğim bir saldırıydı. Felç geçiriyordum nerdeyse. Kadın kokusu, yağmur kokusu, toprak kokusu, süt kokusu, bebek kokusu, yosun kokusu, tarçın kokusu, kar kokusu, kadın kokusu, kadın kokusu, kadın kokusu sonsuz bir mavilik.

Yorum Bırak

ANİDEN

Aniden deniz kenarında oturmayı özlemek gibi bir şey. Aniden daha yaşamak istediğinin farkına varıvermek gibi bir şey. Anlatılamaz bir şey.

Yorum Bırak

O SOKAK KÖPEĞİNE AŞIKTI

O sokak köpeğine aşıktı. Pek çok insandan yakışıklıydı köpek. Nasıl sevgi dolu, nazikti. Ayıp ama, kalkmış organına takılıyordu gözleri. Kalın, damarlı ve tutkudan kıpkırmızı oluyordu kolayca. Oysa gözleri en kızısmıs anında bile sevgiyle bakardı dünyaya. Köpek de seviyordu kızı. Yalnız ne zaman görse içi gıcıklanıyor, hele başını okşamaya görsün, kör olasıca organı kılıfından sıyrılıyor tüm iriliğiyle kızın gözlerinin önüne seriliyordu. Çok utanıyordu köpekçik böyle durumlarda. Saklanacak yer arıyordu. Bir gün anne babası yokken eve aldı kız köpeği. Aşkları platonik olmaktan çıkmıştı artık. Bütün itler dedi ki bu iş olmaz. Yakalanırsan çifteliyle vurur seni babası. Kıskandıklarını sandı köpek, bir eve girip…

Yorum Bırak

TOPRAĞA ÖVGÜ

TOPRAĞA ÖVGÜ 1 kullanıldıkça degeri artan zıt orospu fazlasın sen anadan ve sevgiliden güzel tanrıça sarılıp uyumak istiyorum buram buram tüt gün batımlarında gün doğumlarında durdurup arabayı tarlaların ortasında avaz avaz bağırıyorum toprak seni seviyorum seni seviyorum seni seviyorum TOPRAĞA ÖVGÜ 2 doğduk kayaların terlediği gün TUZ anamız çakıldır topraktır rahmi kızıl bir kordur TUZ geçirdim dişlerimi dünyanın memesine TUZ

Yorum Bırak

Söyle?

Bugün istatistiklere girmek için ne yaptın? Rakamları doğruladın mı bari?

Yorum Bırak

SAÇLARIN

Saçların bir ahtapot, balıkçı efsanelerinden doğan. Saçların, gözlerinin en tenha, en dipsiz derinliğinde boğacak beni.

Yorum Bırak

KARİKATÜR

Bir yüzün karikatürü nasil çizilir? En belirgin özellikleri abartılarak yapılırmış. Örneğin Demirel’in yüzünü çizerken ona ait özelliklerden kopmamalısınız ki demirel olduğu anlaşılsın. Biraz abartılıyor yalnızca. Adam içeri girer. Ne istediğini söyler. Daha iyi hizmet istiyorsa daha çok para verir. Önceden dikkat edilmesi gereken bir şey varsa belirtilir. “Temizlige önem veririm”, “prezervatif” gibi. Bütün bunlar yetmezmiş gibi sevgili fahişemiz konuşuverir “geç içeri kocacım”, “gelsene kocacım”. Evliligin karikatürü sanki. Eğlenceli değil mi? Fakat yavaş, asıl eğlenceyi kaçıracaksınız. Efendim bir hayvan sürüsü besin kıtlığı çekmeye başladığında türün erkeği dişiden güçlüyse, yiyecek yalnız erkeğe kalıyormuş. Zaten az olan besinden güçsüz faydalanamıyor yani. Yaşlılar, yavrular,…

Yorum Bırak

İLK GÜNAH

İlk günah nedir bilmiyorum. Yılana çok eskiden bir iftira atıldı, bak bunu biliyorum. Adem ile havva değil, yağmur ile toprak.

Yorum Bırak

İLK AŞK

Bahçeli tek katlı bir ev vardı. Yıkık döküktü. Çoktan çıkmıştı sakinleri; lavabolar, kiremitler, çerçeveler ve para eden herşeyle birlikte. Bahçesinde bir dut ağacı kalmıştı fakat; dallarını sallayınca patır patır dökülen. Bizim kadar kuşlar da severdi ağacı. Düşüp kuş yavruları da kırardı kollarını bacaklarını. Biz alçıya alınırdık, onları kediler yerdi. Kediler kızışmış, kuyrukları havada, kapı eşiklerine sürtünerek dolanırlardı ortalıkta. Birbirlerini ısırıp, tırmalayarak oturma odasının ortasında çiftleşirlerdi. Öğrenmiştik kedilerin sevişirken ve avlanırken nasıl sesler çıkardığını. Esmer bir kız vardı. Adı sibel miydi? Bütün gençler peşindeydi. En bıçkını hakan abi, eve getirirdi akşam üzerleri. bizi kovardı hemen. saklambaç oynardık evde en çok. tozlu…

Yorum Bırak

SANA ANLATAMIYORUM BUNLARI SEVDİĞİM KIZ

Sana anlatamıyorum bunları sevdiğim kız, ne yazık. Ben o gün o kaldırımda üşürken yürüyüp evine varabilirdim. Kapıyı açardın. Sıcak bir eve girmenin mutluluğu. Çay demlerdik. Pencerenin yanında saatlerce konuşurduk. Dayanır sigara da içmezdim, menekşelerin güzel açsın diye. Dışardaki, üşümüş hızla yürüyen insanları izlerdik. Yumuşacık akşam alacası çökerdi odaya. Hüzünlenirdin sen sebepsiz, ışıkları yakmazdık. Öperdim ellerini. Uzanır başımı dizlerine koyardım. Seyrek saçlarıma gülerdin. Saçlarını okşardım ben senin. Kokunu duydukça azsam da o gece sevişmezdik hiç. Öyle koklardık birbirimizi yalnızca. O gece hiç sevişmezdik. Gün ağarırken uyanır seni izlerdim. Yorganın arasından sıyrılan bacağını, uzun beyaz boynunu. Nabzının her atışında hafifçe kımıldayan gümüş…

Yorum Bırak